x

750 TL ve Üzeri Alışverişlerinizde Kargo Bedava!

Menü
Dil
:
Sepetim(0)
:
0,00 TL
Üyelik İşlemleri
Şifremi Unuttum
Sepetim

İstemez misin Ey Ömer Dünya Onların Ahiret Bizim Olsun - Dr. Arif Arslan

Ürün Kodu : T25711
: 9786056496295
340,00 TL
Öne Çıkan Bilgiler

İnsan-ı Kamil

İstemez misin Ey Ömer Dünya Onların Ahiret Bizim Olsun - Dr. Arif Arslan




Ürün Özellikleri :


  • Yayınevi : Sena Yayınları
  • Yazar : Dr. Arif Arslan
  • Kapak Kalitesi : Karton Kapak
  • Sayfa Kalitesi : İthal Kağıt (2.Hamur)
  • Sayfa Sayısı : 477
  • Dil : Türkçe
  • Ebat : 13.5 x 21 cm
  • Ağırlık : 436 gr
  • Barkod : 9786056496295





ÖNSÖZ VE TAKDİM

Kul olmak zor bir iştir ama imkânsız değildir. İyi bir kul olmak için, önce hayatı bize verene borçlu olduğumuzu bilmek ve O’na kul olmayı kabul etmek gerekiyor. Nasıl ki, C. Carter Scott’un dediği gibi, insan olmak
için bazı kalıplar ve kurallar vardır; kul olmak için de belli kalıplar ve kurallar vardır. Bize düşen ilk görev, bu kalıplara ve kurallara uyarak, evren ve evrenin içindeki hemen hepsi bizim için yaratılmış olan canlı-cansız diğer varlıklarla uyum
içinde bulunmaktır. Sahip olduğumuz vücut ve o vücuda ait fonksiyonlar, bize sırf bunun için verilmiş ve bir emanet olarak bizdedir. Bize verilen ömrün sonunda, topraktan yaratıldığımız için yine toprağa geri vermek durumundayız.
İşte o zaman ayarlı saat durup o vakit gelinceye kadar bu vücutta yaptığımız iyi ve kötü her şeyden sorumluyuz.
Bize verilen vücudun sağlam veya sakat, güzel veya çirkin olması bizim için çok önemli değildir. Ondan hoşlanıp hoşlanmadığımız da öyle. Böyle bir hakkımız da yok zaten. Emanetin iyisi kötüsü olmaz; emanet, emanettir; korunmalıdır. Çünkü verilen vücut ve imkânlar kadar görev ve sorumluluk verilmiştir. Hayat boyunca kullandığımız ve ruhumuzu örten bu vücudu sevmek ve onunla barışık olmak, uyumlu yaşamak, işlerimizi biraz daha kolaylaştıracaktır.
Yaşayıp gördüğümüz her şey, bu hayat süresince iyi bir kul olmamız için gizli açık derslerle doludur. Bu olaylardan ibretli dersler almak, bizi mükemmele doğru götürecektir. Çünkü hayat aynı zamanda bir okuldur. Biz de bu okulun devamlı öğrencileri durumundayız. Her olay bir ders ve bir öğretmendir. Bunlar bazen iyi olur, bazen de kötü olur. Bunlara takılıp kalmamak gerekiyor.
Bize Resûl-i Ekrem tarafından bildirilen her mesaj, her emirler ve yasak da birer derstir. Mesela; abdest, namaz, oruç, zekât, hac, ilim öğrenmek, bilgi edinmek, haramlar ve helaller, iyilik ve kötülükler, belalar ve musibetler vs. dinin bütün emirleri ve yasakları ile yaşadığımız, iyi veya kötü bütün olaylar birer derstir. Bunlardan zamanla imtihana çekiliriz. Herhangi birinden sınıfta kalmak ise ileride işimizi bir hayli zorlaştıracaktır.
Bu okulun kurallarından biri de sürekli yapılan sınavlardır. Sınavlar, genellikle iman ve sabır konularından yapılır. Bunlarla sıkça deneniriz. Bu olaylar ve dersler, bizi ya olgunlaştırıp yola sokar; sırat-ı müstakime ulaştırır ya da yoldan çıkarıp sapıklığa iter, rezil ve sefil bir şekilde yaşayıp ölmemize sebep olur. Kurallara uygun hareket edip, emir ve yasakları dinlersek, büyük ölçüde imtihanları başarır ve iyi bir kul oluruz. Aksi halde hatalar yapar ve sınavı kaybederiz. Bir daha sınava girme şansı da ya verilir, ya verilmez, onu bilemeyiz. Bize düşen, ikinci bir sınav hakkı verilmeyecekmiş gibi dikkatli davranmak ve önümüze çıkan olaylarla verilen dersleri iyi anlamak ve sınavı iyi derece ile verip kazanmaktır. Hayatımızda elbette hatalar da olacaktır ama önemli olan onları bilerek tekrarlamamaktır. Bu yüzden de yüce Allah tevbe kapısını sürekli açık tutmakta ve hata yapanların özür dilemesini beklemektedir. Bu yüzden bazen birden fazla hata yapmamıza imkân tanır ama hatalarımızı “Levh-i Mahv ve Isbat” denilen bir yerde kaydeder, unutmaz; bizi kendi halimize terk etmez. Mühlet verir, süre tanır ama tevbe edip özür dilemek yerine ısrar edilirse gereğini yapmayı da zaman ihmal etmez. Başka bir deyişle; “Allah imhal eder ama ihmal etmez!”
İyi bir kul olmanın en önemli kurallarından bir başkası ise, kendimize bir hedef belirleyip bu hedefe ulaşıncaya kadar bıkıp usanmadan o hedefe ulaştıracak yan yolları araştırmaktır. Hedefimiz Allah’ın rızası ise ki, iyi bir kul olmak için en doğru yol, en isabetli seçim budur. Bu hedefe varınca, işlerin çoğu bitmiş demektir. Çünkü artık dersler ve sınavlar kolaylaşır, zorluklar ortadan kalkar.
İyi bir kul, zorluklarla mücadele eder ve iyilik yapmada, güzel ahlaklı olmada başkaları ile daima yarış içindedir. O, zorluklarla mücadelede veya iyiliklerde yarışma konusunda maddi bakımdan kendinden aşağıdakilere ve daha az imkânı olanlara bakar, onlardan bir adım önde veya bir basamak yukarıda olduğu için haline şükreder, manevi konularda ise kendinden daha üstün olanlara bakar ve onlar gibi olmaya çalışır.
Bir başka kural ise, iyi değil, daha iyi bir kul olmak için çalışmaktır. Yani başkalarına el uzatmak, onların da iyi birer kul olmasını sağlamak için çalışmak. Bizim kendilerini iyiliğe yöneltmek için uğraştığımız insanlar, aynı zamanda bizim aynalarımız ve şahitlerimiz olacaktır. Bu sebeple tavsiyelerimizi önce kendimiz yapmalı, men ettiklerimizden de önce kendimiz vazgeçmeliyiz. Çünkü “nefsini ıslah edeme-yen başkasını ıslah edemez” şeklindeki meşhur kural, bunu
anlatmaktadır. Bütün bu saydıklarımızı yapmak için ihtiyacımız olan her şey, bu yolculuğa çıkmadan önce bize verilmiştir.
Bilindiği gibi, “insan bir yolcudur. Ruhlar âleminden gelir, dünyadan geçer. Dünyada çocukluk, gençlik, olgunluk ve yaşlılık gibi yollardan, köprülerden geçerek, kabre gider ve oradan da ebedi hayata intikal eder.” Neticede yaptıklarına göre gönderileceği cennet veya cehennem gibi iki yolu vardır. İnsan, kendisine iyi bir kul olmak için verilen alet ve cihazları yerinde kullanırsa işi kolay olur. Verilen duygu ve düşünceleri ister, aklını ve iradesini iyi yolda kullanıp lehine olacak işler yapar, isterse bunlara hiç önem vermeden, akıl ve fikirden yoksun, iradesiz ve düşüncesiz varlıklar gibi yaşayıp, aleyhine olacak şekilde kullanır; bu konuda tamamen serbesttir. Neticesine katlanmak şartıyla, günah işlemek ve duygusuz-düşüncesiz yaşamak hakkına da sahiptir. Bizim için açık sayfalar halinde ve okunaklı yazılarla, büyük harflerle yazılan kâinat kitabı ve onun bir çeşit tefsiri mahiyetinde olan İlahi Kitabımız Kur’an-ı Kerim, gerek hayat hakkında, gerekse yaşantımız hakkında gerekli olan her şeye cevap vermekte ve her şeyi açıklamaktadır. Yeter ki okuyalım, anlayalım, dinleyelim ve inanalım, güvenelim. Bütün bu kurallara uyarsak, iyi bir kul olmak hiç de zor değildir.
İşte kitabımız boyunca bu hususları araştıracak, iyi bir kul olmanın yollarını ve kurallarını araştırıp ortaya koymaya çalışacağız. Amacımız, insanın mecburen yaptığı bu hayat yolcuğunda onun yanında olmak ve ona yol gösterip yardımcı olmaktan öte bir şey değildir. Bu yolculukta, yoru-lup yollarda kalanların elinden tutup kervana yetiştirebilir,
susadığında bir bardak su, acıktığında bir lokma ekmek verebilir, terlediğinde sırtını kurulayabilirsek, kendimizi bahtiyarar sayacağız. Bu yolculukta bizimle birlikte olanlara ve .çattığımız eli tutanlara saygılarımızla...
Uzun zamandan beri arzu ettiğim bir çalışmayla sizlerle birlikte olmak, elinizde, evinizde ve sıcak gönüllerinizde bulunmak, kitabımın sayfalarına dokunuşlarınızı ve okurken savlalara çarpan ılık nefeslerinizi hissetmek mutluluğunu t ana tattıran yüce Allah’a sonsuz şükürler olsun.
Bildiğimiz veya gördüğümüz veya bilip görmediğimiz alemleri yaratan, her âlemi ayrı nimetlerle donatıp süsleyen ve onların içinde yarattığı her türlü mahlûku yedirip içiren, besleyip büyüten ve yaşatan... Bizleri bin bir türlü nimetlerivle donatıp hizmetimize veren, rahmeti ve merhameti sonsuz yüce Rabbimiz’e, sadece bize isabet eden nimetlerden dolayı bile bir ömür başımızı secdeye çakıp hiç kaldırmadan hamd ve sena etsek yine az gelir. İşte sırf bu yüzden ona, kâinatın atomları, vücudumun zerreleri, mahlûkatın alıp verdiği nefesler sayısınca da verdiği nimetler için ayrıca hamd ve sena ediyorum, hamdü senalar olsun...
Bize hayat veren Rabbimiz’i tanıtıp sevdiren, kulluk bilincine ulaştıran, secdeyi ve rükûu öğreten, zikir ve tevhidi öğreten Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’ya sonsuz salât ve selam olsun. Allah’ın binlerce rıda rıdvanı da, yaşadığımız hayatı anlamamızı sağlayan hayat rehberimiz ve Kur’an’ı bize talim edip hayatımıza sokan, Resûl-i Ekrem Efendimiz’e yardım edip hizmetleri ve himmetleri vesilesiyle bizlere kadar ulaştıran Sahâbe-i Güzin Efendilerimiz’e ve Efendimiz’in ehli beytinin üzerine olsun.
Çocukluk yıllarımdan beri ve hâlâ okuduğum kitaplarda, hep o kitabı yazan kişiyle birlikte olmak, onu tanımak ve kitaba yazmadığı daha birçok konuyu da kendine sorup sohbet etmek istemişimdir. Kendime yakın bulduğum ve hislerimi ele alan yada bilmediğim şeyleri bana öğreten bir kitabın yazarını daima hocam kabul etmiş, ona karşı içimde bir sıcaklık duymuşumdur. Aynı şekilde görüşlerini beğenmediğim ve özellikle de dini konuları acımasızca ele alıp çalakalem yazan, cahilce ve insafsızca eleştiren, dar bir mantıkla, adeta zifiri karanlıklarda gezer gibi konuya bakanlara da kızmışımdır. Bunlar, bana göre adeta karanlıkta el yordamıyla bir yerlere dokunup da onların ne olduğunu bilmeden ahkâm kesenlerdir. İşte bunlara kızmışımdır hep. Ancak daha sonra çabucak bu fikrimden vazgeçip hala hayatta olup yaşayanlar için, “Keşke karşılaşsak da onunla bana yanlış gelen fikirlerini tartışabilsem, iddialarını açıklamalarını alabilsem, yapmam gereken bir şeyler varsa yapabilsem” demişimdir. Ölenler içinse, onlar zaten günahları sevapları, veballeri ve sorumlulukları ile birlikte bu dünyadan göçüp gitmişler, yapacak bir şey kalmamıştır. Çünkü Hz. Peygamber (sâv)’in ifadesine göre, insanları doğru veya yanlış bir yola sevk edene, o yolda gidenlerin kazandığı sevap veya günah kadar sevap veya günah yazılır.1
Sahâbe-i Kiram Efendilerimiz’in, yaptıkları sohbet top-lantılarından veya bir araya gelip bazı konuları müzakere ettikten, sonra oradan ayrılırlarken neden “Sûre-i Ve’l-Asr” okuduklarını da anlamaya çalışmış ve bu pencereden bakmışımdır. Keza, yine Sahâbenin; “Acaba bugün kaç kişiyi dinden soğutup uzaklaştırdık, kaş kişinin dalaletine sebep
1 Müslim, İmâre 133; Tirmizî, ilim 14; Ahmed b. Hanbel, IV, 120, V, 274, 357. Sünen-i Ebu Dâvud Tercüme ve Şerhi, Şamil Yay. 16/409.
veya küfründe sabit kalmasına sebep olacak bir hata ettik...” diye, kendilerini hesaba çekip sorgulamalarına da bu gözle bakıp değerlendirmişimdir.
Bu nedenle iyi veya kötü, okuduğum hemen her kita- oın, önemli veya tehlikeli gördüğüm yerlerinin hep altını çizmiş, paragrafları çerçeve içine almış, kenarlarına notlar luşmüşümdür. Sadece bir kitap hariç, onu bir defa yaptım, bir daha da yapmadım. O da malum yüce Kitabımız, Kur’an-ı Kerim...
Bazı kitaplar vardır, okunur, sonra bir kenara atılır veya rasgele isteyen birine verilir. Bazı kitaplar vardır, karıştırılıp, şöyle bir göz gezdirilir ve “belki ileride lazım olur, boş vakit bulursam okurum” diye bir kenara atılır. Bazıları vardır, müracaat kitabıdır, zamanı geldikçe ve ihtiyaç duyuldukça okunur. Bazı kitaplar da vardır ki, alır almaz okunmaya başlanır ve her satırı çizilmek istenir, başucu kitabı yapılmak üzere saklanır ve kimseye de verilmez. İsteyen olursa ona da bir tane alınır ve herkese tavsiye edilir.
Ümit ediyorum ki, bu kitabın tek satırını bile atlamadan okuyup, kenarlarına notlar düşmek isteyeceksiniz. “Şu bölümü falan arkadaşıma, okuyayım, şurayı çocuklarımla paylaşayım, burayı da eşimin okumasını sağlayayım” diyeceksiniz. Çünkü bu kitap, Ramazan ayının mübarek gün ve gecelerinde yazıldı.
Elinizde bulunan bu kitapta, yorgunluklarıma rağmen göz nurumun, okuyucularımın göz nurları ile birleştiğini, gönüllerimizin aynı şeyleri istediğini hissettim. Beraat ve Ramazan gecelerinden rahmet esintileri ve bereket damlaları istedim ve Rabbim lütfetti, inşallah okuyucularım da gerektiği gibi istifade eder ve hak ettikleri bilgilere ulaşmada kelimelerin cimriliğinden çok, manevi cömertliği ile karşılaşır ve kendilerine her kelime bir kitap kadar açılır da, acizlik ve yetersizliğimizi böylece örtmüş, telafi etmiş olurlar.
Bu kitapta, diğer kitaplarımızda olduğu gibi, Kur’an ve Sünnete daha fazla yer verdik. Şahsî yorum ve düşüncelerimizle de konudan uzaklaşmadan size kılavuzluk etmeye çalıştık. Bizi okuyan ve tanıyanlar, esas kaynağımızın Kur’an ve Sünnet olduğunu zaten bilirler. Bununla beraber diğer âlimlerin fikirlerine ve görüşlerine saygı duyduğumuz, istifade ettiğimiz büyüklerin de görüş ve düşüncelerine yeri geldikçe müracaat ettik.
“Kulluk ve imtihan” konusunu, bilgilerimizi ve birikimlerimizi ön planda tutarak, sade ve anlaşılır bir dille yazmaya özen gösterdik. Teknik olarak, fazla detaya girip konuyu boğmaktan kaçındık. Kolay ve akıcı bir üslupla yazmaya gayret ettik, takdir sizlerin. Buyurun, bayırlara vesile olsun...
Dr. Arif ARSLAN Sarıyer - İstanbul


İÇİNDEKİLER
Önsöz ve Takdim 09
1. BÖLÜM
UBUDİYET - KULLUK
1)Allah’a İbadet Etmek 21
2)Ömür Boyu Kulluk 29
3)Nasıl İbadet Edilmeli? 43
4)Ölüm Yokluk Değildir 46
5)En Kolay İbadet: Duâ 53
6)İbadetin Çeşitleri 62
7)Allah’ın İbadete İhtiyacı Yok Ama 64
8)Kulluk, Mükâfat ve Ceza 68
9)Kulluk ve Özgürlük 79
10)Kulluk, Huzur ve Mutluluk 89
11) Kulluk ve Pazarlık 101
12)Kulluk ve Sabır 111
A)Allah Sabredenlerle Beraberdir 122
B)Allah Sabredenleri Sever 126
C)Sabredenlere Büyük Mükâfat Var 131
D)Sabredenlere Meleklerle Yardım Edilir 139
13)Kulluk, Rızk, Şükür ve İmtihan 145
14)Nimetlerle İmtihan 159
2. BÖLÜM
KULLUK VE İMTİHAN
1)Dünyaya Geliş Amacımız 182
2)İmtihan Nedir? 187
3)Neden İmtihan Oluyoruz? 195
4)Allah Bizim Ne Yapacağımızı Bilmiyor Mu? 209
5)Kader ve İmtihan 220
A)Kader Bir Senaryo Mudur? 222
B)Herkes Yaptığının Karşılığını Görür 223
C)Kader ve İmtihan Sırrı 226
D)Mucize, Keramet, Tevafuk Ve Kader 229
6)İlahi İkazlar ve İmtihan 235
7)Neden Dünyada Ceza Veriliyor? 239
8)Dinden Uzaklara Ceza Yok Mu? 243
9)Kul Hakkı, Gıybet, Dedikodu ve İftira 246
10)Ağır İkazlar: Gazap Tokatları 253
İl)Kur’an ve İbadetlerle İmtihan 257
A)“Kur’an Bize Yeter” Diyecekler! 258
B)Kur’an Kasten Arapça İndirilmiştir 260
C)Namazda Meal Okumak 264
12)Ahiret ve İmtihan 265
13)Kimler, Nasıl İmtihan Olur? 273
A)Peygamberlerin İmtihanı 274
1)Peygamber Efendimiz’in İmtihanı 279
2)Hz. Yusuf un İmtihanı 291
3)Hz. Eyyûb’un İmtihanı 300
4)Hz. Yunus’un İmtihanı 306
5)Hz. Nuh’un İmtihanı 314
6)Hz. Lût’un İmtihanı 320
7)Hz. Musâ’nın İmtihanı 324
8)Hz. İsâ’nın İmtihanı 343
9)Tâlût’un Askerlerinin Suyla İmtihanı 348
B)Büyüklerin İmtihanı 354
C)Avam Halkın İmtihanı 358
D)Şeytanın İmtihanı 363
E)Dine Hizmet Edenlerin İmtihanı 367
F)İmtihan Olanlarla İmtihan Olma 370
G)Melekler İmtihan Olur Mu? 379
H)Kaç Defa İmtihan Olma Şansımız Var? 382
İ)Bizden Öncekilerin İmtihanı 388
1)Güç ve Ateşle İmtihan 389
2)Makam - Mevki İle İmtihan 393
3)Mal - Mülk İle İmtihan 394
J)Neden Hep Dindar Olmayanlar Mutlu? 397
K)Nelerle ve Kimlerle İmtihan? 407
1)Din İle İmtihan 411
2)Kadınlarla İmtihan 418
3)Para ve Mal İle İmtihan 423
4)Makam İle İmtihan 431
5)Aile ve Çocuklarla İle İmtihan 434
6)Sevdiklerimizle İmtihan 441
7)Hastalık ve Sağlıkla İmtihan 447
L)İmtihan Olanlar Karşısında Ne Yapmalıyız? 457
M)İmtihanların Amacı 462
N)Bela Zamanı 467
Netice 471

T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.