Tükendi
Gelince Haber VerPeygamberimizin(s.a.v)Zamanında Yaşayan Fakat Onu Göremeyen Veysel Karani Hazretlerinin Hayatını Anlatan Kitaptır
HAZRET-İ VEYSEL KAR ve Acirc;NÎ
Baskı Sayısı | 1. Baskı |
Dil | TÜRKÇE |
Sayfa Sayısı | 259 |
Cilt Tipi | Karton Kapak |
Kağıt Cinsi | Kitap Kağıdı |
Boyut | 13.5 x 21 cm |
Peygamber Aşığı Annesinin Kölesi Hz Veysel Karani
Hamd olsun, cismi yaratan, câm besleyip büyüten, aşk ile kâinatın binasını ma’mur eden, sevgililerin zülfünün ucunu kıvırıp kederli âşıkların boynuna zincir yapan yüce Allah’a...
Salât ve selâm olsun, şefaat cevherinin hâzinesi, ilim, irfan ve hikmet bahçelerinin servi, düşüncenin ışığı, din diyarının hâkimi, iki cihanın saadet güneşi Cenâb-ı Muhammed’e...
Bu salât ve selâm, O’nun âl-i ashabı üzerine de olsun...
Her kim sevinerek O Nebiyyi ve Acirc;hirzamanm arkasından gi-derse, vücudunun bahçelerini, Peygamber ve sahabilerinin râzılık yağmuru sular. Ve artık o bahçede hakikat sünbülleri boy verir...
İşte elinizdeki bu eser, bir hakikat sünbülünün hayatını an-latmaktadır. ve Acirc;lemde öyle bir aşk eri az bulunur. Ümmet gülista-nında böyle bir sünbülün boy vermesi de aşkm yüceliğindendir.
İyiliklerin kaynağı, güzelliklerin kendisinde toplandığı, aziz-lik ve yüceliğin tek eylediği o Nebi:
"Ben, Rahmân’m kokusunu Yemen taraflarından alıyo-rum!" Buyururlardı...
Ay gibi güzellerin yanına feryad ile varılmaz! Bu vadide kalem de gözyaşı döker olmuştur.
Güneşini Arş’a gölge eyleyen Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem), onu yücelikle övmüştür. İşte bu sözdür ki, ona izzet ve ikbâl devrini açmıştır. Bu sebeple o, ümmetin cânı ve sevgilisidir...
Onun hakkında ümmet büyükleri dediler ki:
- "Zamanın padişahı olduğu hâlde Cenâb-ı Muhammed, Hak kokusunu Yemen’den almadı mı?
Yemen’den Karenli padişahın can kokusu gönlüne eri-şince onu göreyim demedi mi?"
Gerçekten onun can kokusu ehl-i satanın gönlüne erişmiş-tir. Peygamberi Zîşan’m hadislerinden de anlaşılacağı gibi o, ta-biinin en hayırlısı idi. Takvâ ve zühtte de eşsizdi. Gece sabahlara kadar başı kesik mumlar gibi yanar; "Bu gece kıyam gecesi, bu gece secde gecesi." der ve bütün gecelerini Rabbi Kerîmine kul-lukla geçirirdi.
Onun kıymet biçilmez yüceliği sonraları anlaşılmıştı. Önce-leri onu bir deli, bir divane zannediyorlardı. Aslında o bir âşık-ı sâdıktı. Onun gönül denizinde Cenâb-ı Hak gaybi inciler mey-dana getirmişti. înci ki, hem de ne inci...
ve Acirc;şıkların nasibi tamamıyla yanmaktır.
O da, güzelliği zührenin yüzünü parlatan, eli Arş’ı okşayan, tebessümü cihanlara değer Cenâb-ı Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’in hasretiyle yanıyordu.
İşte bu yanıştır ki, rahmânî kokular olarak tâ Yemen’den Medine’ye ulaşıyordu.
Onun için ne dense, ne yazılsa, ne söylense azdır. O, efsane çapında bir Hak kahramanı olmuştur.
Bugüne kadar o büyük Velinin hakkında çok eserler çık-mıştır. Ne var ki, ciddi bir eser çıkmamıştır. Anlatılanların çoğu hikâye ve menkıbelerden ibarettir. Bunların da doğruluk dere-cesi şüphelidir.
Veysel Karânî Hazretlerinin bu türlü tanınıp şöhret bulma-sında Feridüddin-i Attar’ın büyük rolü vardır.
Elinizdeki bu eser, tamamıyla gerçeğin aynasıdır.
Eserimiz iki kısımdır: Birinci kısım, o karanlık devrin hâdiselerini roman üslubu ile anlatmaktadır. Ancak bu bölüm hikâyeden ibarettir ve bir kaynağa dayanmaktadır...
Eserimizin ikinci kısmına gelince, asıl ve esas olan bölüm de burasıdır: Bu kısımda Veysel Karânî Hazretleri tarihi akışı içinde anlatılmaktadır. Ve bütün kaynaklar elden geçirilerek gerçeğin tâ kendisi meydana çıkarılmıştır.
İşte elinizdeki eser, gerçeğe ayna tutan ve hakikati aksettiren bir kitaptır. İlk önce hadis-i şeriflerden sonra da İslâm büyükleri-nin eserlerinden süzülüp meydana getirilmiştir...
Gayemiz, o gönül ehli ve hak dostu zâtın hayatına ışık tutmak-tır. Zira, bugüne kadar yazılan ve anlatılanların çoğu hikâyeden öte bir şey değildir.
İşte bütün cephesiyle ve bütün kaynaklarıyla bu eserde dile getirildi...
Onun kıymet biçilmez güzelliği, öyle bir güzellikti ki, bu gü-zellikten rahmânî kokular saçılıyordu. Onun ağlayıp inleyişi sa-dece Hak içindi. O cânını Cânânm eşiğine kadar götürüp vus-lat sürahisinden bir damla inayet suyu içmek diledi. Ne var ki, can padişahı o gün tahtında değildi. O gün feleğin atlası siyah-lara bürünmüştü.
Cânânın eşiğinde durdu da şöyle dedi:
-Yâ Rabbi, bana cisimle can gerekmez!.. Sevgilim yoksa ci-han da gerekmez!..
O dem sanki candan da, cihandan da el yumuştu. Dertli dertli inledi ve dedi ki:
-Ey güneşini Arş’a gölge eyleyen Peygamber, nazarının bir kerecik bereketini bana yoldaş eyle!..
Peygamberler İmamının nazarının bereketi ona yoldaş oldu da, o bu türlü sevildi... Çünkü onun cânında aşk kokusu vardı...
Zühd ve takvânın destanlık kahramanı Hazret-i Üveys, bir başka güzellikle size tanıtılmaktadır...
Çalışmak ve gayret bizden, tevfik ve hidâyet Yüce Allah’tan...
Ey Rabbim, bu âcizi o büyük Velî’nin şefaatine nâil eyle!..
İÇİNDEKİLER
Yazarın Önsözü 7
Hazret-i Veysel Karânî 11
BİRİNCİ BÖLÜM
Yemen İllerinde 15
Karen Köyünde Bayram 25
Karen Köyü Yeni Bir Hâdiseye Sahne Oluyordu 34
İmdat 39
Siz Hâlâ Burada mısınız? 44
Dîvâne 53
Seneler 58
Yumruklanan Kapı 62
Kutlu Sene 67
Göklere Yükselen Toz Bulutu 76
Ebrehe’nin Başına Gelenler 82
Karen Köyünde Yaşanan Hâdise 85
Bunlar da Ne? 98
Gecelerin En Güzeli 105
O Gün Mekke’de Olanlar 113
İsimlerin En Güzeli, En Güzel Olana Verildi 117
Bir Sevgili Tut ki, Hiç Ölmesin! 122
Bize Bunu Açıkla! 141
Beklenen Gün 143
İKİNCİ BÖLÜM
Hazret-i Veysel Karânî 149
Göklerden Gelen Devlet 149
Safa Tepesinden Sesleniş 155
Kâinatı Temelinden Ürperten Ses 157
Peygamber Elçisi 158
Tabiin’in En Hayırlısı 162
Hadisler 168
Üveys’in İçini Yakan Aşk 176
Bir Garip Yolcu 183
Sen Onu Gördün Mü? 189
Anne Huzurunda 192
Hazret-İ Ömer’in Üveys’i Arayışı 196
Hırka-İ Şerif 212
Hırka-İ Şerifin İstanbul’a Getirilmesi 215
Nebiyyi Ekrem’in İkinci Hırkası 218
Üveys’in Zühd Ve Takvâsı 223
Harem B. Hayyân’ın Üveys’i Araması 227
Müthiş Aşk 233
Mutasavvıfların Gözüyle 239
Nebiyyi Zîşan İle Görüştüler Mi? 242
Yüksek Dereceler 244
Üveysîlik 245
Üveys’in Yolundaki Büyükler 247
Üveys’in Şehâdeti 251