Tükendi
Gelince Haber VerPeygamber Efendimizin Hayataını Çok Geniş Kapsamlı Olarak anlatan Mevlid Kıssasınıda Konu Alan Bir Kitaptır
Peygamber Efendimiz'in Mevlid Kıssası Ve Mucez(Özlü) Hayatı
Dil | TÜRKÇE |
Sayfa Sayısı | 783 |
Cilt Tipi | Ciltli |
Kağıt Cinsi | Kuşe Kağıt |
Boyut | 15.5 x 21.5 cm |
Sonsuz hamd-ü senâlar Habîbine hitâben: "Allâh’ın Senin üzerindeki lütfü pek büyük olmuştur" (Nisâ Sûresi: 113 'den) buyurmuş olan Allâh-u Te'âlâ’ya mahsustur.Lalegül Neşriyat ile Satışı Sunulmuştur
Sonsuz salât-ü selâmlar: "Ben sizin baba-nız gibiyim" (Nesâî, no:40,1/38) buyuran Rasulüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Seli em) e, onun mevlidiyle ferahlanan âl-i ashâbına ve cezâ gününe kadar iyilikte onlara tâbi olanlara olsun.
Cezâevindeyken: "Hapisten çıktığımda her sene Rabîulevvel ayında Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) hakkında bir eser telif edeceğim" diye Allâh-u Te'âlâ’ya söz vermiştim.
Baypas ameliyatı olduğum 2006 senesi hâ-ricinde Rabbim Te'âlâ beni bu sözde durmaya muvaffak eyledi.
İşte 1432 senesinin Rabîulevvel ayma var-dığımız şu günlerde ırzımı hedef alan bir takım şerefsizler tarafından büyük iftiralara mâruz kalarak hayatımın en zor günlerini geçirmeme rağmen bu ahdimi yerine getirmek üzere eliniz-deki bu hacimli eseri mevlid gecesine yetiştire-bilmek nasib oldu.
Rabbimden niyâzım odur ki, kalan öm-rümde de beni her sene böyle hayırlı bir amele eylesin, siz okurlarımı da Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in sevgisi bakımından gün be gün müzdâd eylesin. Amîn!
Elinizdeki bu risâlede Ca'fer ibni Hasen el-Berzencî Hazretleri’nin hazırladığı Arapça mevlid-i şerîfin tercemesini ve bazı yerlere ilave edilen faydalı mâlûmâtı bulacaksınız.
Sizler bu risâlemizi itikad ve ihlâs ile oku-yup herkese ulaştırmaya ve okutmaya gayret ederseniz Kâinatın Efendisi’nin özel iltifatlarına mazhar olacaksınız.
Allâh-u Te'âlâ bu miskin kulunu, en sevdi-ği Muhammed Mustafâ’sına hakkıyla hizmet edebilmeye, sizleri de bu hizmetlerin neşrine muvaffak eyleye ve Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i cümlemizden hoşnut ve râzı eyleye.
"O’dur ancak O Zât ki; (melek ve cin tü-ründen değil de, anlaşmaları kolay olsun için) kendileri (gibi Adem nesli)nden olan değerli bir Rasûlü (okuma-yazma bilmeyen) arasında göndermiştir ki, o onlar üzerine O (Allâh-u Sübhânehû)nun âyetlerini peş peşe okumaktadır, onları (maddî ve manevî pisliklerden) iyice , bir de kendile-rine o (yüce) Kitab (olan Kur’ân)ı ve hikmeti (sünnet ve fıkhı) öğretmektedir.
Oysa şüphesiz onlar daha önce elbette apaçık bir dalâlet (ve sapıklık) içinde bulun-muşlardı.
Bir de (Allâh-u Te'âlâ Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i sadece Araplara ve kendi asrında bulunanlara değil, Araplardan olsun olmasın) o (kitap ehli olmayan) diğer (ümmî) ara-sında (göndermiştir) ki; (zaman itibarıyla) he-nüz onlar bunlara kavuşmamıştır! (Kendisi-ne inanmayanlardan intikam alma gücüne sahip olan) Azîz de, (emrinde ve son derece hikmet sahibi olan) Hakîm de ancak O’dur!
İşte sana! Bu, Allah’ın fazl(-u ihsan)ıdırki, onu dilediği kimseye verir.
Zaten Allâh pek büyük fazl(-u kerem)sa-hibidir." (Cumu'a Sûresi:2-3)
Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edildiğine göre; Cumu'a Sûresi nâzil olduğunda, Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)Onu ashâbına okurken bu âyete ulaşınca, bir zâtın:
"Ya Rasûlellâh! Henüz bize bu kişiler kimdir?" demesi üzerine, o, elini Selmân-ı Fârisî (Radıyallâhu Anh)müzerine koyarak:
"Canım, (kudret)elinde olan Zât’a yemin olsun ki; iman Süreyya (yıldızm)dada olsa, bunlardan birtakım şahıslar uzanıp onu alır!" buyurdu. (Buhârî, el-Meğâzî:373, no:4615, 4/1858)
Bundan anlaşıldığına göre; âyet-i kerîmeye konu olan değerli zatlar, Araplardan olmayıp, Fars ve Türk gibi daha sonra İslâm’a hizmetleri geçecek olan toplumların mensupla-rıdır.
Nitekim Buhârî, Müslim gibi hadis hafız-larının birçoğu, EbÛ Hanîfe (Radıyallâhu Anh)gibi hadislerden hüküm çıkaran müctehidlerin de bir kısmı, olmayıp, Fars milleti gibi yabancı toplumlardandırlar ki, İslâm’ın bugün Müslümanlara sağlam bir şekilde ulaşması, bu şahısların bu konudaki ciddi gayretleri sayesin-de (Tefsîru ’l-Hâzin, 7/87)
MÜELLİF HAKKINDA MÛCEZ BİR TERCEME-İ HAL
Musannifin torunu seyyid Cafer ibni İsmâ'îl el-Berzencî (vefat: 1317) bu metne yazmış olduğu "el-Kevkebii’l-enver alâ 'Ikdi’l-cevher Ji Mevlidi ’n-Nebiyyi ’l-Ezher " nâmındaki şerhte müellifi şöyle tanıtmıştır:
Bu mevlid-i şerifin müellifi olan es-Seyyid Ca'fer ibni Hasen ibni Abdilkerîm ibni Muhammed ibni Rasûl el-Berzencî el-Hüseynî
(Rahimehullâh) hicri sene 1126’da Medîne-i"de doğmuştur.
Anne babasının terbiyesi altında büyümüş, Kur’ân-ı Kerîm’i ezberlemiş, tecvid ilmi almış ve fazîlet ehli ulemâdan bir cemaatin ders halka-larına katılmıştır.
Sonra Mekke-i Mükerreme’ye gitmiş, ora-da beş sene mücâvir kalmış, o esnâda da Mekke ulemâsından bir cemaatin derslerine katılmıştır.
Daha sonra Medîne-i Münevvere’de Şâffiîlerin iftâ makamını üstlenmiş, vefatına kadar da bu bulunmuştur.
Zaten bu makam evvelden beri bu kıymetli âilede bulunmuş olup, bu makamı ilk başta dede-leri Seyyid Muhammed ibni Rasûl el-Berzen-cî (vefat: 1103) üstlenmiş, nihâyet son olarak bu âileden bu görevi üstlenen Seyyid Muhammed Zeki ibni Ahmed el-Berzencî (vefat: 1365) ol-muştur.
Müellif Hazretleri hicri 1177 senesinin şa-ban ayının sah gününde vefat ederken ardında bu mevlid-i şerif nice müfid telifler bırakmıştır ki: "Câliyetü’l-kürab bi Esmâ-i Seyyidi'l-Acemi ve’l-Arab", "El-Birrıı'I-âcil bi icûbeti ’ş-Şeyh Muhammed Gâfıl", "Menâkıbu Seyyidi’ş-Şiihedâ" ve "etı-Nefhu’l-feracî"gibi daha birçok telif bunlar arasında addedilmiştir.
Biz bu metni terceme ederken, elimizde bulunan Şeyh Muhammed Nevevî el-Bintenî (Rahimehullâh)aâit "Medâricu ’s-su rûd ile "küsün biirûd" (Matba-i Vehbiyye, 1296) isimli eserden istifade ettik.
Allâh-u Te'âlâ müellife ve şurrâha rahmeti vâsfasıyla rahmet eylesin ve eserlerinden istifâ-de eden erkek kadın tüm müminler adına kendi-lerini hayırla mükâfatlandırsın. Amîn!